kel değilim, ilacım var, şimşir tarağım,tarçınım hatta zencefilim bile var
hastalara şifa, dertlilere deva
vurur arada duvara
her zaman der tura
seda olsun bana feda..
Beyninizi tokatlayan blog
hastalara şifa, dertlilere deva
ziyaret saati bir saat geriye alınarak enerjiden tasarruf edilmiş bir tabldotum. çoktan seçmeli ama 2 şıkka indirilmiş bir soruyum c dersem üst üste 4. c, d dersem alt alta 4. d olacağım. en iyisi pişti olmak, kulakta kiraz, akılda karpuz kabuğu olmak. 8 mm lik bir yolda 28 gün boyunca 21 gramlık bir taksiyle arizonaya gitmek. yaya geçidinde yaya, otoyolda oto, tali yolda tal, düşük bankette düş olmak gerek. ulaşılamayan kavanozu almak için oklava, kapı çarpmasını önlemek için terlik gibi davranmalı. soğuk ve kar yağışlı bir havada havada kapılan son bilet, kola atılan bir jilet, kurban bayramı öncesi yarım kilo yağsız et, Tahran büyükelçilik binasında klozet, o klozette necaset, boğularak öldürülmüş bir ceset, olayı aydınlatan jandarmanın kolunda apolet, kafiye olsun diye zırvalanmış bir şiirde harikulade bir rezalet olmak kolay değil. gözünü ovuşturman, dizini,sırtını kaşıman, saçlarını ortadan ayırman, eteğini 2 kat kıvırman gerek. böbrek taşı düşüren kiraz çöpü olmayı bir tarafa bırakıp kulaga asılmak için bi şey yapmalı. tekil bir saplık çıkıp mitoz bölünmeli. 3 4 ay tutuklu kalmalı gerekirse bitlenmeli, heveslenmeli, iyi beslenmeli, sağlam bir vücudun üstüne kaçak bir kat çıkılmalı, anahtar teslimi noter huzurunda yapılmalı. zımpara kağıdı taşınmalı ceplerde çantalarda. kıymık batma tehlikesi en aza indirilmeli, düzensiz adet, oksijensiz solunum, kargasız kılavuzluk hizmetleri denenmeli. pişmanlık duyulmamalı, hayranlık duyulmamalı, çığlıklar duyulmamalı, acınası tüm papatyalar kıraathanelere dağıtılmalı, okeyde taş çalanların, klakson çalanların, zil çalanların, para çalanların ,rol çalanların sinirleri yatıştırılmalı.
elma:
Türkçe dersinde kompozisyon yazmamız istenirdi. biz de yazdıklarımız fazla görünsün, 7,5 puan daha fazla alalım diye kağıdı doldurmaya çalışır, eşanlamlı sözcuklerin en uzun olanlarını seçer, veya yerine ya da yazardık ki bir karakter daha fazla kullanmış olalım derdik. yıllar geçiyor okul sıralarından uzaklaşıyoruz ama içi boş tencereleri sofraya koyma adetimizden bir türlu vazgecemiyoruz. tıpkı kalitesiz elyaftan yapılmış yastıklar gibi. kabarık, insanı cezbeden ama başını koyar koymaz karyolanın sertliğini bile hissedebilecek kadar kafamızın içine gömüldüğü sunnı bir satafat. daha geriye çocuklugumuza gittiğimizde aslında suçu pamuk şekerine de atabiliriz.