thaysanura

Beyninizi tokatlayan blog

Salı, Aralık 20, 2005

kel değilim, ilacım var, şimşir tarağım,tarçınım hatta zencefilim bile var

hastalara şifa, dertlilere deva
vurur arada duvara
her zaman der tura
seda olsun bana feda..

Pazar, Aralık 18, 2005

fill in the blanks

ziyaret saati bir saat geriye alınarak enerjiden tasarruf edilmiş bir tabldotum. çoktan seçmeli ama 2 şıkka indirilmiş bir soruyum c dersem üst üste 4. c, d dersem alt alta 4. d olacağım. en iyisi pişti olmak, kulakta kiraz, akılda karpuz kabuğu olmak. 8 mm lik bir yolda 28 gün boyunca 21 gramlık bir taksiyle arizonaya gitmek. yaya geçidinde yaya, otoyolda oto, tali yolda tal, düşük bankette düş olmak gerek. ulaşılamayan kavanozu almak için oklava, kapı çarpmasını önlemek için terlik gibi davranmalı. soğuk ve kar yağışlı bir havada havada kapılan son bilet, kola atılan bir jilet, kurban bayramı öncesi yarım kilo yağsız et, Tahran büyükelçilik binasında klozet, o klozette necaset, boğularak öldürülmüş bir ceset, olayı aydınlatan jandarmanın kolunda apolet, kafiye olsun diye zırvalanmış bir şiirde harikulade bir rezalet olmak kolay değil. gözünü ovuşturman, dizini,sırtını kaşıman, saçlarını ortadan ayırman, eteğini 2 kat kıvırman gerek. böbrek taşı düşüren kiraz çöpü olmayı bir tarafa bırakıp kulaga asılmak için bi şey yapmalı. tekil bir saplık çıkıp mitoz bölünmeli. 3 4 ay tutuklu kalmalı gerekirse bitlenmeli, heveslenmeli, iyi beslenmeli, sağlam bir vücudun üstüne kaçak bir kat çıkılmalı, anahtar teslimi noter huzurunda yapılmalı. zımpara kağıdı taşınmalı ceplerde çantalarda. kıymık batma tehlikesi en aza indirilmeli, düzensiz adet, oksijensiz solunum, kargasız kılavuzluk hizmetleri denenmeli. pişmanlık duyulmamalı, hayranlık duyulmamalı, çığlıklar duyulmamalı, acınası tüm papatyalar kıraathanelere dağıtılmalı, okeyde taş çalanların, klakson çalanların, zil çalanların, para çalanların ,rol çalanların sinirleri yatıştırılmalı.

Perşembe, Aralık 15, 2005

12-18 Aralık Yerli Malı Haftası

elma:
benim adim elma
elma degil helva
tatli ses veririm,
agzinda eririm

cocuk:
yanima gel, diyeyim $ukur
yiyeyim kutur kutur

elma:
sen beni yiyemezsin,
parami veremezsin

cocuk:
cikolata aldim biraz,
hic param yok etme naz

elma:
darildim ben sana
bakmi$sin el malina..(gider..)

armut:
bal dolu icim,
paran var mi cicim?

cocuk:
param yok, param yok
a benim canim param yok

armut:
gelemem gelemem
parasiz cocuk gelemem...(gider)

portakal:
benim adim portakal

cocuk:
ne olursun burda kal

portakal:
paran varsa al,
yoksa du$unceye dal..(uzakla$ir)

uzum:
benim adim uzum

cocuk:
bari sen gel iki gozum

uzum:
parasiza yoktur sozum (gider)

ayva:
benim adim ayva, i$tah acarim
parasizdan kacarim (kacar)

cocuk:
eyvah, eyvah kacirdim yine,
pi$manin parami yedigime.
$imdi dursaydi param,
olsaydi bir kumbaram.
bu oyle bir ders ki bana,
bakmam artik el malina...

Salı, Aralık 13, 2005

hamiş..

Türkçe dersinde kompozisyon yazmamız istenirdi. biz de yazdıklarımız fazla görünsün, 7,5 puan daha fazla alalım diye kağıdı doldurmaya çalışır, eşanlamlı sözcuklerin en uzun olanlarını seçer, veya yerine ya da yazardık ki bir karakter daha fazla kullanmış olalım derdik. yıllar geçiyor okul sıralarından uzaklaşıyoruz ama içi boş tencereleri sofraya koyma adetimizden bir türlu vazgecemiyoruz. tıpkı kalitesiz elyaftan yapılmış yastıklar gibi. kabarık, insanı cezbeden ama başını koyar koymaz karyolanın sertliğini bile hissedebilecek kadar kafamızın içine gömüldüğü sunnı bir satafat. daha geriye çocuklugumuza gittiğimizde aslında suçu pamuk şekerine de atabiliriz.

söz sanatı, kelime oyunlarıyla uğrasanlara önemli not: bkz Atay,Oğuz(2002). Tutunamayanlar,İletişim yay. İstanbul,222-223.

Perşembe, Aralık 08, 2005

ilk aldığınız albüm..

sustu haykıran sehir
dolmuşlar havalandı
oysa ben seni bekliyorum.
esildi ömrümüzden
kim bilir kaçıncı gün
oysa ben seni seni seni hala seviyorum.