thaysanura

Beyninizi tokatlayan blog

Cumartesi, Temmuz 29, 2006

bazen anlamıyorum ağzıma mı sıçılıyor yoksa bokum mu yeniyor. bir de şunu anlamıyorum. aslında bir de değil birkaç şey var anlayamadığım.

1.şey: çiçek özünden yapılmış bir yağa neden başka bir çiçeğin adı verilir. bkz.orkide ayçiçek yağı. mesela kabak dolması yapıyorsun adına da barbunya kabak dolması diyorsun. diyor musun böyle birşey aysun? demiyorsun, neden? çünkü sen çok akıllısın

kaç.şey: biliyoruz ki rüzgar sıcak havayla soğuk havanın yer değiştirmesiyle oluşuyor. peki yazın ortasında dün gece olduğu gibi o kadar sıcak hava ve soğuk hava nasıl bir araya geldi de yer değiştirdi? bunun cevabını biliyor musun aysun? hani sonbahar falan olsa tarih 19 kasım olsa anlayacağım

Salı, Temmuz 25, 2006

"ne bok yersen ye" kampanyasını başlatmak istiyorum

bugun hiç bir bok yapmadım. çünkü ne bokumu döksem annem niye döktün bu bokları diyor ve ağlamaya başlıyor. dolayısıyla ne yiyenler, ne de yeğenler için ortada beğenilecek birşey yoktu ve hayat bomboktu.

Pazar, Temmuz 16, 2006

bugun 2. karnıyarığımı yaptım. ilki yağlı gelmişti yiyenler için, bu sefer yeğenler beğendi..

Cumartesi, Temmuz 15, 2006

otobüsün önü de arkası da aymnı yere gider

3 yıl 3 olay
1. mastera kabulum
2. izzet abinin doğum günümü hatırlaması
3. 75-80 yaşlarındaki komşumuzun bana dondurma alması..

Cuma, Temmuz 14, 2006

abe bizimle istanbul elemelerine geliyorsun

Çarşamba, Temmuz 12, 2006

bilenler bilir benim ataphili olduğumu. ama bu phililk olayı benim sonum olacak. şöyle ki; lise 2 olmadı 1 deydim. geçmiş gün unuttum şimdi. ufuk aktaş vardı english teacher. leş kargaları derdi bize, biz de ona acuze.nitekim birbirimizi pek sevmezdik. eski öğrencilerden, öğrenim hayatından, saygıdan falandem vurmaya başlamıştı 2. olmadı 1. dönemin sonunda. geçmiş gün unuttum şimdi. ama unutmadığım şey ona eski çamların bardak olduğunu söylememdir. bir hışımla geldi üzerime peh peh peh . sanırsın kiziroğlu mustafa beyyyyy. şu dağları delip geçmese bile bi vurmuştu sıraya. sonra not fişini çıkarmıştı. anında sözlü notlarımı bi düşürmüştü elinden. benim not dibe vur kırıl. geri kalan parçalarda bi işe yaramasın, senin karnene laaak diye 1 konsun. kesin 1 bunu hatırlıyorum.

benzer olay iki gün önce bundan da eminim yine tekrar etti. iş yerinde hala internet problemimiz var, ama masamızda bir dünya iş. dev gibi işler yapmak için karınca gibi çalışmalıymışız. tamam çalışma kabul de neyle. ya mesai saatlerinde internet kafeye gidicez, ya da mesaiyi evden idare edicez. bu sıkıntıyla doluyken kooooooooooskocaman müdürle ertesi gün yine bir konuşma yaptık ve konuşmamız benim ne kadar köfte o kadar ekmek sözlerimle son buldu. bu gidişle benim de işim son bulacak ama hayırlısı neyse o olur. hatta Allah'ın dediği olur. bugun Allah için ne yaptın? hı?

Pazartesi, Temmuz 10, 2006

bugun az kalsın altıma sıçıyordum. öğle yemeği yemek yerine ayakkabı almaya gittim. ama bokum resmen ayakkabının içine akacaktı, ucuz kurtuldum bu ucuzluk günlerinde ucube olmaktan.

bir de eskiden banyoların kapısı çift taraflı kilitlenebilirdi. artık çoğunlukla içerden kilitleniyor. annelerin çocuğunu banyoya kilitleme fantazisi de böylece son bulmuş oluyor. çocuk doğurmaktan vazgeçtim ben.

Pazar, Temmuz 09, 2006

şimdi ise günlerim kah çay yaparak, kah yemek yaparak, kah toz alarak, kah buzdolabının içini boşaltmak için yogurtları süzürüp, meyveleri reçel yaparak geçiyor...

ev kadınlığı, hasta bakıcılığı, misafir agırlayıcılığızor işler be kuzum. unutmuşum ben bu günleri. en son 10 yıl önce olmuştu. kimya yazılısına çalışamamıştım onda. zar zor 2 düşmüştü karneme. 10 yıldır yapmadığım kadar temizlik yaptım, kahv6 hazırladım, çay demledim.

doktordan çok korktum bi de.. ay o nasıl kaprisli adam, nasıl sert, haşin, vahşi birisi öyle.. muma çevirdi beni. haketmiştim ama bende iyi oldu. aldım boyumun ölçüsünü, biliyordum ama birinin ölçüp bana söylemesi daha güzel oluyor. burnum sürttü bir de, biliyordum zaten sürtük olduğumu ama kapuk bağlamış bir burnun tekrar sürtülmesi daha güzel oluyor.