aglıyorsun değil mi yine. dün olduğu gibi. ama bugun yine baş yastıga gömülecek, yorgan da yok bu mevsimde. merak etme zaten ben uzak duracağım sana. onun gibi değil ama, uzak.. az gidip uz gidip uzaklaşmak gerek. o batıya gittiyse sen daha batıya çevir yönünü. hadi yapabilirsin. yıllardır yönün hep doğuyaydı, güneşin doğdugu yere bakıyordun sabahları.ama artık güneş gözünü kör etti. biliyorum şimdi batısını bekliyorsun günesin, benim doğusumla sen batacaksın biliyorum. bir tahtaravelenin iki ucundayız, birimiz inersek öbürü düşer. beraber oynamamız gerek, beraber kandırmamız gerek birbirimizi.
hayat denen salıncakta
bir o yana bir bu yana
nükhet duru söyluyor gibi dursada bu şarkıyı ahu tugba ya daha çok yakışmıştı. yeşil bir elbise giymişti bunu söylerken, son sahnede. az önce yine okudum.166 olmuş sonuncusu. kanser hücreleri artık nerede bilmiyorum. ya kendini iyileştiriyor ya da artık yiyecek, yayılacak bir şey bulamıyor. boşlukta bütün hücreler. tutacak bir el, sırtımı dayayacak saglam bir dal arıyorum. teslim olmak istiyorum. şimdi tugce seni daha iyi anlıyorum. sağım solum önüm arkam sobelensin. yoruldum artık. hem de çok yoruldum. esyalarımı dağıtmak istiyorum, saçlarımı dağıtmak, kendimi dağıtmak. olmuyor. biliyorum ben çıkarsam parktan o da gidecek. gitme desene bana, seviyorum seni desene bana, sana ihtiyacım var desene bana, bu kadar acıya degdi bak desene. demiyorsun. ama sen de bırakmıyorsun oyunu. anlatmıyorsun bana duymak istediğim masalı. anlatırsak bitecek çünkü masal. başımıza üç yasak elma düşecek. bana, sana, ona. tıpkı açık sarı ayçiçek yağı gibi